31 Mart 2010 Çarşamba

Şehit babası ‘açılım' diye ağladı

Şehit babası ‘açılım’ diye ağladı 

Çukurca’da mayın patlaması sonucu şehit düşen üç askerden Fatih Aydoğdu’nun babası haykırdı: Açılım istemeyenlerin çocukları askere gitmiyor. Evlatları gidenler ister ancak açılımı. Ne olur bir çare bulunsun.

Hakkâri’nin Çukurca İlçesi’nin Irak sınır hattında bulunan Cevizli Köyü Hantepe mevkiinde Jandarma ekipleri arazi arama faaliyeti yaptığı sırada mayın patladı. Irak sınırındaki bölgede yaşanan patlamada Piyade Uzman Çavuş Mehmet Kaya Çelik (Elazığ), Piyade Uzman Çavuş Nuri Aydın Sağır (Kayseri) ve Piyade Uzman Çavuş Fatih Aydoğdu (Kırıkkale) şehit olurken, Piyade Uzman Çavuş Salih Önsal (Manisa) ve Piyade Uzman Onbaşı Arif Kılıç (Kırıkkale) yaralandı.
Yaralı askerler helikopterle Hakkâri Asker Hastanesi’ne kaldırılırken, bölgede hava destekli geniş çaplı operasyon başlatıldı.

 

Açılım karşıtlarına seslendi

Mayın patlamasında şehit olan askerlerin evlerine ateş düştü. Şehit askerlerden Fatih Aydoğdu’nun Kırıkkale’nin Yenimahalle semtinde yaşayan ailesine acı haberi askerî yetkililer verdi. Fenalık geçiren anne Serpil Aydoğdu ile kardeşi Harun Aydoğdu’ya sağlık ekibi müdahale etti.
Gözyaşları içinde isyan eden baba Hilmi Aydoğdu “Vatan sağolsun, başka babalar ağlamasın. Açılım istemeyenlerin çocukları askere gitmiyor. Onlara sesleniyorum; evlatları gitmiyor istemezler açılımı. Evlatları gidenler ister ancak. Başkalarının anne babaları ağlamasın, ne olursa olsun buna bir çare bulunsun” dedi.

 

30 Mart 2010 Salı

Başbuğ’un Gazeteci Sıralaması

Soru: Sevgili Sivilay Abla, İlker Başbuğ, önce Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu’na, sonra HaberTürk Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı’ya, daha sonra Milliyet gazetesi yazarı Fikret Bila’ya ve son olarak da Vatan gazetesi yazarı Ruhat Mengi’ye konuştu. Disiplini tarih kadar eski ordumuz bu sıralamayı neye göre yaptı? TSK’ya göre Hürriyet amiral gemisi ve Berberoğlu’da oramiral mi? O halde Fatih Altaylı albay, Fikret Bila yüzbaşı, Ruhat Mengi de onbaşı mı? (Serpil Çelikkol)
Cevap:
 Sevgili Serpil, her Türk asker doğar ve komutanlarının gözünde hep küçük bir asker olarak kalır, büyümez ablası.
Peki, bu sıralama nasıl yapıldı? Çok basit. Enis, Fatih, Fikret, Ruhat. Bildiğin harf sırası.
Sıra ‘S’ harfine geldi, heyecanla telefonumun çalmasını bekliyorum.

Hukuk fakültelerine IQ testi
Soru: Sevgili Sivilay Abla, Yargıtay Başkanı, AKP’nin yapmak istediği anayasa değişikliğinin 82 Anayasası’na aykırı olduğunu söyledi. Anayasaya aykırı bir anayasa değişikliği yapılabilir mi? (Ahmet Turhan)

Cevap:
 Sevgili Ahmet, adı üzerinde ‘anayasa değişikliği’. Değişiklik önerileri mevcut anayasaya tabii ki aykırı olacak. Aykırı olmasa değişiklik niye yapılsın. YÖK, hukuk fakültelerine girişte IQ testi yapılmasını zorunlu hale getirmeli.

Halka mesafe rekoru egale edildi
Soru: Sevgili Sivilay Abla, 200 aydın kendi anayasa değişikliği paketlerini açıkladı. “Milletvekili dokunulmazlığı kalksın, Siyasi Partiler Kanunu değişsin, seçim barajı düşsün, Siyasi Etik Yasası çıksın, seçim bütçeleri şeffaflaşsın” taleplerini siz nasıl buluyorsunuz. Ben de imzalamalı mıyım ne dersiniz? (Aydın Kopuz)

Cevap:
 Sevgili Aydın, şöyle anlatayım. Elimizde İki doktor ve bir kanser hastası var, diye düşünelim. Bu iki doktorun hastaya sözlerine kulak verelim:
Birinci doktor:
– Kansersin ve hastalık ilerlemiş. Sana kemoterapi uygulayacağız. Terapi sırasında canın yanacak. Kendini uzun süre halsiz hissedeceksin. Belki saçların dökülecek.
Aydın doktor:
– Canım, yağlı yemeklerden kızartmalardan uzak dur, gece yatmadan beş saat önce yemeyi kes, bol bol sıvı al, su iç. Ha, bir de strese girme.
Birinci doktorluğu yapmak ne kadar zor ve sevimsiz, aydın doktorluk ne kadar steril ve sempatik. Tamam az yağlı yemek, stresten uzak durmak iyi de kemoterapi hiç mi lazım değil?
Fransa’nın devrim günlerinde “ekmek, ekmek” diye bağıran halk için “Ekmek bulamıyorlarsa neden pasta yemiyorlar(!)” diyen Fransa Kraliçesi Marie Antoinette’i anmadan geçemeyeceğim. Kraliçenin ‘Halka Mesafe Rekoru’ 200 aydınımız tarafından kırılmasa bile en azından egale edilmiştir. Hayırlı olsun.

Yargı tarafsızlığı mı dediniz

Soru:
 Sevgili Sivilay Abla, yeni anayasa paketi yüksek yargıya AKP’lileri doldurmak için yapılmıyor mu? Nerede kaldı yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı. (Barış)

Cevap:
 Sevgili Barış, yaşadığın şehrin meydanına çık ve önüne ilk çıkan elli kişiye sor: Anayasa Mahkemesi’nin on iki üyesi geçen seçimlerde hangi partiye oy verdiler? Eğer CHP: 11, AKP: 1 ya da CHP: 10, AKP: 2 cevabı çıkmazsa diplomamı yerim. Biz kimin neci olduğunu zaten biliyoruz. Bu anayasa değişikliği sayesinde belki mahkemenin sandığı ile halkın sandığı arasındaki makas biraz kapanır.

"Kanûnî'nin torunu işte mayo ve sütyen ile önünüzde!!"

1932 senesinde Cumhûriyet Gazetesinin tertiplediği güzellik yarışmasını Keriman Hâlis kazanmıştı. Aynı yıl Belçika’nın Spa şehrinde 28 ülkenin katılmasıyla dünyâ güzellik yarışması düzenlenmişti. Keriman Hâlis bu yarışmaya Türkiye’yi temsilen katıldı. Günlerce Spa şehrinde kalan güzeller, çeşitli kimselerle görüştü ve konuştular. Yarışma gününde jürinin önünden kızlar birer birer geçip giyimleriyle, bakışlarıyla, tebessümleriyle puan toplamaya çalıştılar. Jüri salona geçip puan değerlendirmesi yapmak istedi. Başkan kürsüye geçerek şöyle konuştu:

“Sayın jüri üyeleri, bugün Avrupa’nın, Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz. 1400 senedir dünyâ üzerinde hâkimiyetini sürdüren İslâmiyet artık bitmiştir. Onu Avrupa Hıristiyanları bitirmiştir. Elbette Amerika’nın ve Rusya’nın hakkını inkar edemeyiz. Neticede bu, Hıristiyanlığın zaferidir. Müslüman kadınların temsilcisi, Türk güzeli Keriman, mayo ile aramızdadır. Bu kızı zaferimizin tacı kabul edeceğiz, onu kraliçe seçeceğiz. Ondan daha güzeli varmış, yokmuş bu önemli değil. Bu sene güzellik kraliçesi seçmiyoruz. Bu sene Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz. Avrupa’nın zaferini kutluyoruz. Bir zamanlar Fransa’da oynanan dansa müdâhale eden Kanûnî Sultan Süleyman’ın torunu işte mayo ve sütyen ile önümüzdedir. Kendini bizlere beğendirmek istemektedir. Biz de bize uyan bu kızı beğendik, Müslümanların geleceği böyle olması temennisiyle, Türk güzelini dünyâ güzeli olarak seçiyoruz. Fakat kadehlerimizi Avrupa’nın zaferi için kaldıracağız.

MHP'nin Anayasa'yla imtihanı

 EKREM DUMANLI




Anayasa paketinin en çok tartışılan kısmı yargı reformunu gerektiren maddeler. Bu konuda iktidar partisinin de anamuhalefetin de tavrı belli. Peki ya MHP?
Anayasa değişikliği paketi, HSYK'yı uluslararası standartlara çekiyor. Bazı dar çevrelerden yükselen direniş o yüzden. Paket, CHP'nin her teklifini noter gibi tasdikleyen Anayasa Mahkemesi (AYM) için de önemli değişiklikler içeriyor ki bu da uluslararası standartlara çekiyor AYM'yi. Bütün bu yaşananlar karşısında CHP'nin kopardığı fırtınanın bir anlamı var; zira bu parti, her iki kurumu da tepe tepe kullanıyor. AK Parti, bu siyasi dayanışma görüntüsünden rahatsız. Peki ya MHP?
Bugünkü yargı krizini doğru anlamak için 18 Ağustos 1995 tarihli CHP İstanbul il kongresine uzanmak gerekiyor. Ne diyordu o günkü CHP'li Adalet Bakanı Mehmet Moğultay: 'Evet. Hükümetten sınavlı 5 bin kişilik kadro çıkarttım. Doğu'dan Güneydoğu'dan gelen insanlar aç mı kalsın, işsiz mi kalsın? Bu kadroyu örgütüme vermeyip de milliyetçilere mi verseydim? Seyfi Oktay ve benim dönemimde de 2 bin hâkim aldık.'
Yargıdaki CHP kadrolaşması 1991 seçimlerinden sonra oluşturulan DYP-SHP ve DYP-CHP koalisyonlarında göstere göstere yapıldı. 91-94 arasında adalet bakanlığı yapan Seyfi Oktay yaptı. Daha sonra da Moğultay bu görevi üstlendi ve korkunç bir kadrolaşma gerçekleştirildi. CHP o kadrolardan müteşekkil kazanımlarını sonsuza kadar sürdürmek isteyebilir. Ya MHP?

29 Mart 2010 Pazartesi

Paşalara Yüce Divan yolu açılıyor !!


AKP’nin Anayasa değişiklik paketi üzerinde yaptığı çalışmalar sonunda, sürpriz bir madde taslağa eklendi: Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının Yüce Divan’da yargılanması.

 

AKP, muhalefet ve sivil toplum kuruluşlarıyla yapılan görüşmelerin ardından, Anayasa değişiklik paketine son şeklini vermek üzere bugün toplanmıştı. 

 

Pakete, sürpriz olarak değerlendirilebilecek bir madde yer alacak. Askere sivil yargı yolunu açan taslağa, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının da Yüce Divan’da yargılanmasını öngören bir düzenleme eklendi.
Askere sivil yargı yolunu açan maddenin taslakta yer almasıyla bir takım çekinceler ortaya atılmış, Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanlarının zırhının kaldırıldığı dile getirilmiş; 'Paşa'ların nerede yargılanacağı da tartışma konusu olmuştu. 


DİĞER DEĞİŞİKLİKLER
30 maddeden oluşacak taslaktaki diğer değişiklikler arasında, aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olunabilmesinin yolunun açılması, emeklilerin kamu çalışanlarına tanınan toplu sözleşme haklarından yararlanabilmesi, çocuklarlarla ilgili cinsel istismarın ‘her türlü istismar’ olarak değiştirilmesi de yer alıyor.

HSYK BAŞKANVEKİLİ
Paket üzerinde yapılan bir başka değişiklikle de, HSYK Başkanvekili Adalet Bakanı tarafından değil, HSYK içinden seçimle belirlenecek.

Anayasa Mahkemesi'nin HSYK'ya üye seçmesinin önüne geçilecek, HSYK'ya raportör seçilmesi kaldırılacak, Adalet Akademisi Genel Kurulu HSYK'ya bir üye seçecek.

Anayasa Mahkemesi'nden dönen orman vasfını yitirmiş araziler de paketin içine dahil edildi. 

Türkiye'de ki kurumlar ne kadar başarılı ?



Kurumlar ne kadar başarılı?

Yargı Niye Kazan Kaldırdı ?

Nabi Yağcı
Nabi Yağcı
Yargı niye kazan kaldırdı


Yargı reformunu merkeze koyan anayasa değişikliği paketine karşı yüksek yargı oligarşisi ile birlikte CHP-MHP muhalefetinin oluşturduğu “Hayır”cı ret cephesine İstanbul Barosu da paralı ilân vererek katıldı.
Oysa bakıldığında açıklanan değişiklik taslağı son derece ürkek düzenlenmiş. Yargı reformu amaçlandığı ve yargıda yangın olduğu halde yüksek yargıyı daha çok kızdırmamak istenmiş sanki. AK Parti’nin paketi deniyor fakat örneğin türban sorununu bile pakete koymaktan kaçınmışlar (Koysalardı kim bilir ne kıyamet kopardı). Hatta parti kapatmalarını zorlaştırmak için getirilen yeni düzenlemeyle AK Parti boynunu Meclis’teki muhalefet partilerine teslim etme riskini bile göze almış. Bu haliyle bu taslağı Taraf’ın attığı başlık en iyi açıklıyor: “Evet. Ama yetersiz.”
Bütün bunlara karşın bu ürkek taslağın fırtına koparmasının nedeni ne ola ki?

28 Mart 2010 Pazar

Ezanlar okundukça Menderes anılacak





1950 yılının 16 Haziran'ı, yakın tarihimizin kırılma anlarından biridir. Türkiye, 1932 yılından beri "Tanrı uludur, Tanrı uludur" şeklinde okunan Türkçe ezanı o gün resmen bırakıp Arapça ezana dönecektir.
Gerçi yapılan yasa değişikliğinde Türkçe ezan okumak yasaklanmış değildir, sadece Arapça ezan okunması üzerindeki yasak ve ceza kaldırılmıştır, o kadar. Ancak Türkçe okumak serbest olduğu halde 16 Haziran günü ikindi ezanından bugüne kadar Türkiye'de bir tek yerde Türkçe ezan okuyan ne duyulmuş, ne de görülmüştür. Bu da gösteriyor ki, yasaklama boşunaydı. Halkın gönlünde 'ezan' denilince Arapça veya Adnan Menderes'in o çok ustalıklı deyişiyle, "din dili"nde okunan ezan yatıyordu.

Bu reform, Hammurabi kanunlarına aykırıdır!


A. TURAN ALKAN


Hammurabi kanunları, milattan önce 18. asıra tarihleniyor; bilindiği kadarıyla en eski kanun külliyatıdır ve taşa kazınıp ilan edildiğinde şüphesiz kendinden önce yürürlükte bulunan birtakım kanunlara yenilik getiriyor, değiştiriyordu.
Sonra Hazreti Musa, Tur Dağı'ndan On Emir'le indi ki, kabaca M.Ö. 15 asırdan bahsediyoruz. On Emir, Beni İsrail'e duyurulduğunda, kendini Hammurabi kanunlarının ilelebed korunmasına adamış birtakım hukuk çevrelerinin, "Kabul etmeyiz, Hammurabi kanunlarının temel prensiplerine aykırıdır" diye somurtup olmazlandıklarını bilmiyoruz; muhtemelen olmuştur bazı itirazlar.