8 Nisan 2010 Perşembe

Baykal zor durumda...


 








Yasemin Çongar Yazıyor..

Anayasa maratonu bugün başlıyor. Referandum ihtimali de hesaba katıldığında, temmuza kadar, en az üç ay sürecek bir maraton bu... AKP’nin son eklemelerle 30 maddeyi bulan değişiklik teklifi, bugünden itibaren üç gün Meclis Anayasa Komisyonu’nda, 13-30 nisan arasında da Genel Kurul’da ele alınacak. Sonrasında top Cumhurbaşkanı’nda... Genel Kurul’daki oylamalarda 367 rakamına ulaşılırsa, Cumhurbaşkanı Gül’ün anayasa değişikliklerini halkoyuna götürme zorunluluğu yok ama dilerse, bunu yine de yapabilir. 330-367 oy aralığında, referanduma gitmek zorunlu. 330’dan az oy alan herhangi bir değişiklik maddesi ise reddedilmiş olacak ve paket dışı kalacak.
AKP’nin anayasa değişiklik paketine başından beri muhalefet eden, paket Meclis’e sunulmadan önce katkıda bulunmayı reddeden CHP, son anda siyasi bir manevrayla, ortaya yeni bir öneri attı. Deniz Baykal, AKP’ye değil ama doğrudan Çankaya’ya çağrı yaparak, Cumhurbaşkanı Gül’ün, üç kritik maddeyi referanduma götürme taahhüdünde bulunması halinde, paket üzerinde uzlaşmaya hazır olduklarını söyledi.
Şunu peşinen belirtmekte yarar var. Baykal’ın, Çankaya’dan “referandum garantisi” istediği üç madde, paketin en can alıcı, en hayati maddeleri... AKP açısından bu böyle; bence, Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından da böyle... Bu üç değişiklik önerisi de, 1960 ve 1980 darbelerinden miras hukuk sistemiyle toplumsal iradeden tamamen kopartılmış olan yüksek yargıda tam kapsamlı bir reform için yetersiz ama o reformu başlatabilmek için kesinlikle gerekli adımlar. Dolayısıyla da, yargının askerî vesayetin temel dayanağı olma rolünü sürdürmesinden yana görünen CHP’nin, her ne pahasına olursa olsun engellenmeye çalıştığı adımlar... 
Baykal’ın son manevrası da, esasen, partisinin bu adımlara karşı durmasını kolaylaştırma arayışına dayanıyor. Nitekim pazartesi günü AKP’li elli milletvekilinin değişiklik paketinden imza çekmesi, ardından yeni teklifin 265 imzayla Meclis’e sunulması, “şeklen itiraz” kozunu CHP’nin elinden aldı. Önceki güne kadar, köşesinde sessizce “Teklifi böyle getirip geçirirlerse, usulden bozulması için hemen Anayasa Mahkemesi’ne gideriz” diye plan yapan Baykal, AKP’nin bu plana zamanında uyanması sonucu, bir an için kontrpiyede kaldı. Ama yeni taktiğini açıklamakta gecikmedi; daha teklif Anayasa Komisyonu’nda görüşülmeye başlamadan, oylama konusunda Cumhurbaşkanı Gül’ü de içine alan bir pazarlığa girişti.
Nedeni belli... CHP referandumdan korkuyor. Halkın nabzını sadece AKP değil, CHP de tutuyor ve gayet iyi biliyor ki, seçmenleri hatta milletvekilleri arasında bile anayasa değişiklik paketine olumlu bakanlar var. Paketin bütünü önüne geldiğinde “evet” oyu vermeyi düşünecek CHP’lilerin oranı azımsanacak gibi değil. Velhasıl, CHP yönetiminin 30 maddelik pakete direnmesi, açıkça “hayır” kampanyası yapması, sadece toplumun geneli nezdinde değil, parti tabanında da tepki çekmeye ve sandıkta yenilmeye alışık olan Baykal’ı bile mahcup edecek bir sonuç vermeye aday.
Bu gerçeği gören Baykal, kendisi açısından akıllıca bir teklifle, “Pakete destek verelim ama bu üç madde için de Gül’den referandum garantisi alalım” diyerek, hem toplumun gözünde “darbenin anayasasına dokundurtmam” diyen bir “statükocu” durumuna düşmemeye çalışıyor, hem de o mevcut statükonun değişmesi için elzem olan üç maddeyle arasına mesafe koyarak, bu düzenin devamında kendisinden destek bekleyen askerî vesayet ve yargı oligarşisine, “Bakın elimizden geleni yapıyoruz” mesajı gönderiyor. Zira Baykal zor durumda... Siyaset sahnesinden büsbütün silinmemek için teveccühüne muhtaç olduğu toplumla, sırtını dayadığı rejimin bekçileri arasında fena halde sıkıştı.
Dün AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’e, Baykal’ın Gül’e yaptığı öneriyi sordum; hiç duraksamadan, “CHP lideri statükoyu elletmek istemiyor, Şark kurnazlığı yapıyor” dedi. Çelik’e göre, CHP ve MHP yönetimleri, anayasa değişiklik paketine karşı çıkmaları konusunda tabanlarından büyük tepki görüyorlar... “12 Eylül’de Mamak’ta işkence gören ülkücüler bu pakete ret oyu mu verecek” diyor Çelik; CHP’liler arasında da “Baykal’ın statükoculuğunu paylaşmayan önemli bir kesim” olduğunu savunuyor.
Esasen, ANAR’ın son araştırması dahil birçok anket de, anayasa değişiklik paketinin CHP ve MHP’den önemli oranlarda oy alarak, yüzde 60’lık bir desteği yakalayabileceğini gösteriyor.

Çelik’e iki soru daha sordum: Sizce Cumhurbaşkanı, Baykal’ın teklifine yanaşır mı? Ve siz, paketi bölerek referanduma götürmeyi düşünür müsünüz? Cevaplarını “hayır” ve “hayır” diye özetleyebilirim.

Çelik ve anladığım kadarıyla Başbakan Erdoğan başta olmak üzere bütün AKP kurmayları, Cumhurbaşkanı Gül’ün henüz Meclis’te görüşülmemiş, 330 oyu bulacak mı bulmayacak mı bilinmeyen bir paket üzerinden böyle bir pazarlığa, Baykal’ın önerdiği türden bir taahhüde asla yanaşmayacağı kanısındalar. Gül ile Erdoğan’ın bugünkü görüşmelerinde, bu inancı karşılıklı olarak teyit etmeleri bekleniyor.
AKP, önceki gün Yeni Şafak’ta Ali Bayramoğlu’nun önerdiği türden bir formülle, “yargı reformu, 15. madde, temel hak ve özgürlükler” şeklinde üç alt paketi ayrı ayrı referanduma sunmaya da şu an için yanaşmıyor. Hüseyin Çelik, bu formülü, “Paketin 30 maddesi de özgürlükçü bir bütünlük taşıyor” diyerek reddetti. Ancak benim izlenimim, son tahlilde, AKP’nin böyle bir bölünmeden çok da çekinmediği, zira yargı reformunu ilgilendiren üç kritik maddenin referandumda kabul edileceğine güvendiği yönünde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder